Literatürde, co-existing anlaşmaları olarak da adlandırılan birlikte var olma sözleşmeleri ve Türk Hukuku’nda düzenlenen muvafakatname, önceki marka sahibi tarafından verilen izne dayalı olarak aynı ya da ayırt edilemeyecek kadar benzer markanın aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetler için iki farklı başvurucu adına tescil edilmesine olanak tanımaktadır.

Muvafakatname

Muvafakatname hukuk sistemimize 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (“SMK”) 10 Ocak 2017’de yürürlüğe girmesiyle dahil olmuştur. Bu düzenlemenin temelinde, Türkiye’deki sınai mülkiyet hukukunun Avrupa Birliği düzenlemeleri ile uyumlu hale getirilmesi çalışmaları kapsamında 2016 yılında yürürlüğe giren 2015/2424 sayılı “Avrupa Birliği Marka Tüzüğü” yer almaktadır. SMK’da muvafakatname, m. 5/1(ç)’de düzenlenen mutlak ret sebeplerinden olan aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretlerin tescil edilememesi kuralının istisnası olarak düzenlemektedir.

Muvafakatnameye ilişkin usul ve esaslar ise Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik (“Yönetmelik”) ile düzenlenmektedir. Yönetmelik kapsamında muvafakatname:

  • İmzalı form şeklinde düzenlenmelidir.
  • Noter onaylı olarak Türk Patent ve Marka Kurumu’na (“TürkPatent”) sunulmalıdır.
  • Her marka başvurusu için ayrı bir muvafakat formu sunulmalıdır.
  • Başvuru formuyla beraber veya karara itiraz halinde, itirazla ilgili karar verilene dek TürkPatent’e sunulabilir.
  • Kayıtsız ve şartsız olmalıdır.

Ayrıca, muvafakatnamede aşağıdaki unsurlar aranmaktadır:

  • Başvuru sahibinin kimlik ve iletişim bilgileri,
  • Muvafakat formunun başvuru aşamasında sunumu halinde muvafakata konu marka örneği, karara itiraz aşamasında sunumu halinde ise başvuru numarası,
  • Muvafakat veren başvuru veya marka sahiplerinin kimlik ve iletişim bilgileri,
  • Muvafakate konu önceki tarihli başvuru veya markalara ait başvuru ve tescil numaraları,
  • Muvafakat verilen mal veya hizmetler ile bunların sınıf numaraları,
  • Muvafakat formu başvuru veya marka sahibi adına vekil tarafından imzalanmışsa, muvafakat yetkisini içeren noter onaylı vekâletname veya söz konusu vekâletnamenin noter onaylı örneği.

Birlikte Var Olma Anlaşmaları

Muvafakatname uygulaması Türk marka hukukunu Avrupa sistemi ile yakınlaştıran uygulamalardan birisi olmakla beraber, birlikte var olma anlaşmalarını da hukuk sistemimize dahil etmiştir.

Her ne kadar birlikte var olma sözleşmeleri SMK veya Yönetmelik’te düzenlenmemekte ise de sözleşme serbestisi ilkesinin bir sonucu olarak birlikte var olmaya devam edecek markaların kullanımlarına ilişkin usul ve esasları düzenlediği için tavsiye edilmektedir. Türkiye’de günlük hayatta sıklıkla karşılaşılan bir uygulama olmasa da Yargıtay dahil olmak üzere mahkeme kararlarında yer bulmuştur ve eğer birlikte var olma sözleşmesi mevcutsa uyuşmazlıklar tarafların iradelerine uygun olarak incelenmektedir.

Birlikte var olma sözleşmelerinin düzenlenmesinde ise dikkat edilmesi gereken en önemli husus, ilgili markaların birlikte var olacak şekilde korunmasına ve kullanılmasına hizmet etmesini sağlamaktır. Bu kapsamda, markaların hangi stillerde ve ne şekilde kullanılacağı dahil olmak üzere kullanım alanları, hitap ettikleri tüketici kitlesi veya dağıtım kanalları da belirlenebilmektedir.

Ayrıca, piyasada birlikte yer alan markaların kullanım yollarının ve şekillerinin tüketiciler nezdinde karışıklığa sebebiyet vermesinin önlenmesi adına, markaların hitap edeceği tüketici kitlesi farklılaştırılabileceği gibi taraflara markaların ayırt edilmesini sağlamak adına marka ile birlikte ek bilgiye yer verme yükümlülükleri de tanınabilmektedir. Aksi takdirde, korunmaya yarar menfaati bulunan tüketiciler, markaların karışıklığa sebebiyet verdiği gerekçesiyle, SMK kapsamında markanın hükümsüzlüğünü isteyebilecektir.

Dolayısıyla, Türk hukukunda bulunan uygulamalarla benzer markaların piyasada birlikte var olabilmeleri mümkünken hem Avrupa’daki hem de Türkiye’deki gelişmeler göstermektedir ki; marka sahiplerinin menfaatleri korunurken marka mevzuatının temel ilkelerinden olan tüketicilerin yanılmasının önlenmesi de önem taşımaktadır.

 

Yazarlar: Hatice Ekici Tağa, Sümeyye Uçar, Bensu Özdemir, Göksu Tuğrul