Rekabet yasağı, işverenlere ticari sırların korunması ve çalışanların iş değiştirme sıklıklarının azaltılması açısından güvenli bir alan sağladığı için iş sözleşmelerinin temel taşlarından biri olmuştur. Öte yandan, rekabet yasağının kapsamını sınırlayan kurallar, çalışanlara hareket serbestisi sağlamakta ve dolayısıyla, ilgili sektörlerin gelişimine ve yenilikçiliğine katkıda bulunmaktadır.

Türkiye’de Rekabet Yasağına İlişkin Kurallar

Türkiye’de çalışanların işverenlerine karşı özen ve sadakat yükümlülüğü 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmektedir. Bu kapsamda çalışanlar, işverenlerinin haklı menfaatlerini korumak için sadakatle hareket etmekle yükümlüdürler. İş ilişkisi devam ettiği sürece, çalışanların sadakat yükümlülüklerine aykırı olarak üçüncü kişilere ücret karşılığı hizmet vermeleri ve özellikle kendi işverenleri ile rekabet etmeleri yasaktır. Ayrıca, işverenin haklı menfaatlerinin korunması için gerekli olduğu ölçüde, çalışanlar iş ilişkisi sona erdikten sonra da ticari sırları saklamakla yükümlüdür.

Borçlar Kanunu ayrıca, çalışanların iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işverenleriyle rekabet etmekten kaçınmasını, yani kendi hesaplarına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka bir menfaat ilişkisine girmekten kaçınmasını, ek bir sözleşme imzalayarak veya iş sözleşmelerine buna ilişkin bir madde ekleyerek kabul edebileceklerini öngörmektedir. Öte yandan, rekabet yasağı yalnızca (i) iş ilişkisinin çalışana işverenin müşteri çevresi veya ticari sırları hakkında bilgi edinme imkanı sağladığı ve (ii) bu bilgilerin kullanılmasının işverene önemli ölçüde zarar verebileceği durumlarda uygulanabilmektedir.

Aynı zamanda rekabet yasağına ilişkin hükümler Borçlar Kanunu’nda, çalışanların ekonomik geleceklerinin haksız yere tehlikeye atılmasını önleyecek şekilde düzenlenmektedir. Buna göre, rekabet yasağı (i) yer, zaman ve işin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve (ii) özel durum ve koşullar dışında iki yıllık süreyi aşamaz.

Ek olarak rekabet yasağı, iş ilişkisinin sona ermesinden sonra çalışanların mevcut bilgi ve deneyimleri ile iş yapmalarını tamamen engellememelidir. Bu bağlamda mahkemeler, bütün durum ve koşulları değerlendirerek ve işverenlerin üstlenmiş olabilecekleri karşı edimi göz önünde bulundurarak, aşırı nitelikteki rekabet yasaklarını kapsam veya süre bakımından sınırlandırma yetkisine sahiptir.

Küreselleşen Dünyada Rekabet Yasağına İlişkin Kuralların Yorumlanması

Dünyanın dinamik yapısı göz önünde bulundurulduğunda, rekabet yasağına ilişkin bölgesel kısıtlamaların uygulanması hem çalışanlar hem de işverenler için önem teşkil eden zorluklar ortaya çıkarmaktadır. İşyerlerini ve müşterilerin alanlarını tanımlayan geleneksel sınırların giderek daha esnek ve sınırsız hale gelmesi, bu tür kısıtlamaların uygulanmasını ve pratikliğini zorlaştırmaktadır. Örneğin, bölgesel sınır kavramının neredeyse geçersiz olduğu dijital oyun sektöründe, rekabet yasaklarına konu olan bölgesel kısıtlamalar uygulanabilir olmamaktadır.

Bu konuda rekabet yasağına ilişkin mevzuat hükümleri yetersiz olsa da mahkemeler tarafından verilen kararlar bu alanda yön göstermektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bir kararında (Esas No. 2019/667, Karar No. 2022/33), aşırı kısıtlayıcı rekabet yasaklarına mahkemeler tarafından müdahale edilebileceğini, böylece hem anlaşmanın canlı tutulabileceğini hem de aşırı kısıtlamaların önlenebileceğini belirtmektedir.

Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nin kararı ise (Esas No. 2022/1742, Karar No. 2023/1725) çalışanların işyerinin bir bölgede bulunuyor olmasının, fiilen aynı bölgede rekabet ettikleri anlamına gelmediğini vurgulamaktadır. Uzaktan çalışmanın benimsenmesiyle birlikte, bir işyerinin bulunduğu bölge ile rekabet edilen bölgenin aynı olduğu şeklindeki geleneksel anlayış geçerliliğini yitirmiştir. Bunun yerine Türk mahkemeleri, ilgili tarafların fiziksel işyerlerine bakmaksızın, fiili rekabetin gerçekleştiği yerlere vurgu yapmaktadır.

Her ne kadar mahkeme kararları yol gösterici olsa da mevzuat hükümleri ve içtihatlar, küreselleşen rekabetin karmaşıklığını ele almakta yetersiz kalmaktadır ve rekabet yasağının hedeflenen amaçlara ulaşabilmesi için mevzuat değişikliklerinin yapılması gerekmektedir.

 

Authors: Hatice Ekici Tağa, Begüm Alara Şahinkaya, Göksu Tuğrul