07 Temmuz 2022 tarihinde Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un (“Kanun”) değiştirilmesi ve bu doğrultuda Elektronik Ticaret Aracı Hizmet Sağlayıcı ve Elektronik Ticaret Hizmet Sağlayıcılar Hakkında Yönetmelik’in (“Yönetmelik”) yürürlüğe girmesi ile elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcıların (“ETAHS”) ve elektronik ticaret hizmet sağlayıcıların (“ETHS”) yükümlülükleri, elektronik ticarette haksız ticari uygulamalar, hukuka aykırı içerik, aracılık sözleşmesi, elektronik ticaret lisansı ve elektronik ticarete ilişkin diğer hususlar düzenlenmiştir.

Söz konusu gelişmeler birçok tartışmayı beraberinde getirmesinin yanı sıra Danıştay’da, Yönetmelik için yürütmenin durdurulması istenmiş ve Anayasa Mahkemesi’nde ise Kanun’un ilgili hükümlerinin iptali için de iptal davası açılmıştı.

28 Temmuz 2023 tarihli ve “Elektronik Ticaret Mevzuatındaki Güncel Gelişmeler” (https://www.iptechlegalblog.com/post/elektronik-ticaret-mevzuat%C4%B1ndaki-g%C3%BCncel-geli%C5%9Fmeler) adlı makalemizde de değindiğimiz üzere Anayasa Mahkemesi’ne,  Kanun’a eklenen ek 2. maddenin ve ek 4. maddenin 1.,3.,4. ve 6. fıkralarında yer alan “net işlem hacmi” ibarelerinin iptali için başvurulmuştu. Anayasa Mahkemesi, ilgili hükümlerin anayasaya uygun olduğuna karar vererek iptal talebini reddetmiştir ve gerekçeli karar 22 Eylül 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.

Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararda yer alan aşağıdaki açıklamaları dikkat çekmektedir:

  • Bilgi teknolojilerinin hızla gelişmesi sosyal ve ekonomik hayatını da etkilemekte ve bunun sonucu olarak da ticaret kanalları boyut değiştirmektedir. İnternetin ticari amaçla kullanılmaya başlanması elektronik ticaret kavramını ortaya çıkarmış ve yeni regülasyonlara ihtiyaç duyulmasına sebebiyet vermiştir. Bu noktada ihtiyaçları karşılayabilmek adına ETAHS, ETHS başta olmak üzere birçok yeni kavram ve konsept de gelişen teknoloji ile birlikte Kanun’a eklenmiştir.
  • Kanun’a eklenen ek 2. madde, ETAHS yükümlülüklerini net işlem hacmine göre belirlemektedir. İlgili yükümlülükler, temel hak ve özgürlük olan çalışma hakkının sınırlandırılması niteliğindedir. Ancak söz konusu sınırlama, sadece bu malların elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcısının kontrolünde olan elektronik ticaret pazar yerinde satışa sunulamamasından ibarettir. Buna göre anılan işletmelerin bu malların satışını yapma, satışına aracılık etme veya bu malların tanıtımını yapma konusundaki teşebbüs özgürlüğü ortadan kaldırılmamış, ayrıca bu özgürlük önemli ölçüde zorlaştırılmamıştır. Nitekim elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcının iktisadi ve ticari faaliyette bulunma imkânı devam etmektedir. Bu durumun ise elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcının özel teşebbüs özgürlüğünü anlamsız kılacak nitelikte olmadığı açıktır. Dolayısıyla kurallarla öngörülen sınırlamalar, elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcıların rekabet güçlerini makul olmayan düzeyde düşürmeyecek ve ekonomik yönden orantısız bir kayba uğramalarına neden olmayacaktır.
  • Sonuç olarak kurallarla özel teşebbüs özgürlüğüne bir sınırlama getirilmiş ise de bunun kişilere makul olmayan bir külfet yüklemediği, bu çerçevede kurallarla ulaşılmak istenen amaca ilişkin kamu yararı ile özel teşebbüs özgürlüğüne ilişkin kişisel yarar arasında bulunması gereken makul dengenin gözetildiği anlaşılmıştır. Bu itibarla kuralların orantısız bir sınırlamaya neden olmadığı, dolayısıyla özel teşebbüs özgürlüğüne ölçüsüz bir sınırlama getirmediği değerlendirilmiştir.
  • Kanun’a eklenen ek 4. maddedeki yer alan “net işlem hacimleri” ibareleri de dava konusudur. Söz konusu Kanun’un ek 4. maddesinde elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcıların hangi durumlarda lisans ücretini ödemekle yükümlü olacakları, lisans ücretinin ne zaman tahsil edileceği, lisans ücretinin hangi ölçütün esas alınmak suretiyle hangi oranlar üzerinden hesaplanacağı açık ve net bir şekilde düzenlenmiştir.
  • Bu itibarla kurallara konu lisans ücretine ilişkin işlemlerde uygulanacak hükümler, lisans ücreti yükümlüleri, konusu, matrahı, oranı ve ödenme zamanının açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel şekilde düzenlendiği ayrıca net işlem hacmi kavramından ne anlaşılması gerektiği hususunun açık bir şekilde ifade edildiği, bu kavramın genel çerçevesinin çizildiği ve temel ilkelerin belirlendiği anlaşılmıştır. Bu nedenle mülkiyet hakkı ile teşebbüs özgürlüğüne sınırlama getiren kuralların keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olduğu ve kanunilik ölçütünü sağladığı sonucuna varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralların Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptalleri talebinin reddine karar vermiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin kararının İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’nun, Yönetmelik’in uygulanmasına ilişkin kararına da yol gösterici olacağı beklenmektedir.

Yazarlar: Hatice Ekici Tağa, Bensu Özdemir